fbpx

Seçim dönemlerinde siyasiler ve kitleleri tarafından ortaya atılan yanlış bilgiler havada uçuşurken söz konusu yanlış bilgilerden en çok etkilenen unsur oy kullanacak kişiler, yani biz oluyoruz. O halde yanlış bilginin kararımızı etkilememesi için, bu bilgileri tespit edebilmeye ihtiyacımız var. Bu anlamda en iyi rehber geçmişteki örnekler olacaktır.


Geride bıraktığımız tüm seçim dönemlerinde olduğu gibi, yaklaşan 31 Mart 2024 Türkiye yerel seçimleriyle birlikte sosyal medya platformları da seçim doğrultusunda hareketleniyor. Siyasi parti liderleri, önemli siyasi isimler ve adaylar kitlelerine en çok bu platformlar üzerinden sesleniyor. Benzer şekilde vatandaşlar da oy verecekleri ya da vermeyecekleri adaylara, partilere sosyal medyadan ulaşmaya çalışıyor. Tüm bu iletişim ağının içerisinde ise belki yüz binlerce bilginin akışı sağlanıyor. Ancak bu bilgiler her zaman doğru olmuyor. Çok yakın bir geçmişte, Mayıs 2023’te, tanıtım veya propaganda amaçlı sosyal medyada çok fazla dezenformasyonun yayıldığına şahit olduk. Kişiler kimi zaman kasıtlı, kimi zaman kasıtsız; bazen mizahi amaçla, bazen de kötü niyetle yanlış bilgi paylaşımı yapıyor. Bizler de en iyi ihtimalle bu paylaşımları beğenerek dezenformasyonun artmasına yol açıyoruz. Halbuki bu döngü, pek çok kişinin özgür karar verme iradesine zarar veriyor. Dolayısıyla seçim sürecinde yanlış bilginin nasıl ortaya çıktığını bilmek önemli bir ‘ilk adım’ olarak kaydediliyor. Peki nasıl anlayacağım karşılaştığım bilginin yanlış olduğunu diyorsanız, geçmişteki örneklere göz atarak bir yol haritası çıkarmak mümkün. Seçim döneminde en sık başvurulan yöntemler görsel manipülasyon, hedef gösterme ve nefret söylemi, oy ile korkutma, abartma/çarpıtma ve sahte hesap kullanımı şeklinde sıralanabilir.

Görsel manipülasyon

Dijital yöntemlerle değiştirilip manipülasyon aracı olarak kullanılan görseller yalnızca seçim dönemlerinin değil, tüm zamanların en çok kullanılan yanlış bilgi yöntemlerinden biri. Görsel manipülasyon, seçim dönemlerinde ise seçimlere yönelik geçmiş veya güncel görüntülerin hatalı aktarılması şeklinde ortaya çıkabiliyor. Örneğin aşağıdaki görsellerden ilkinde AK Parti Genel Merkez Seçim İşleri Birimi tarafından 2019’da tamamen Türkçe dilinde ve Türk vatandaşlarına yönelik hazırlanan eğitim videosu, Arapça seslendirme eklenerek paylaşılmış. Videonun bu haliyle birlikte ‘Türk vatandaşlığı verilen Araplara AK Parti’ye nasıl oy vereceklerinin’ anlatıldığı iddia edilmiş.

Sağda ‘CHP 2019 Yerel Seçim Reklamı’ şeklinde tanıtılan video ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun farklı etkinliklerden görüntülerinin birleştirilmesi ve 22 Aralık 2018’de İslam Eserleri Müzesi’nin açılışında yaptığı konuşmanın ses olarak eklenmesiyle oluşturulmuş. Yani video partinin yerel seçim reklamı değil.

Görsel manipülasyonda bir diğer yöntem partilere ait olduğu iddia edilen sahte broşür veya reklam panolarıyla aslında söylenmeyen sözlerin söylenmiş gibi gösterilmesi. Aşağıda verilen görsellerden bazıları dijital yollarla oluşturulmuş broşür ve reklam panolarını gösterirken HDP’ye ait görünen ‘Bu Bir Halk Ayaklanmasıdır’ ve ‘Ya Me Ye’ broşürleri ve CHP’ye ait görünen ‘Biz gelince türbana son!’ broşürü kötü niyetli kişilerce bastırılarak dağıtılmış.

Bilgisayar yöntemiyle oluşturulmuş görsellerin iddialarda kullanılması yalnızca seçim videoları ya da basılı materyallerle sınırlı kalmıyor. Partiler ve liderler hakkında olumsuz kamuoyu oluşturma amacı da görsel manipülasyonun nedenlerinden biri. Örneğin aşağıda solda görünen Meral Akşener ve Fethullah Gülen fotoğrafı, Akşener’in eşiyle olan fotoğrafına (sağda) dijital müdahale yapılmasıyla oluşturulmuş. 

Kaynak

Aşağıdaki görselde de aynı şekilde AK Parti Mamak İlçe Başkanlığı’nda Atatürk resminin ters durması görselin manipüle edilmiş olmasından kaynaklanıyor. Fotoğrafın orijinalinde (sağda) Atatürk resmi düz duruyor. 

Kaynak

Hedef gösterme ve nefret söylemi

Seçim sürecinde, siyasiler başta olmak üzere oy kullanacak çoğu vatandaş ’taraf olma’ yanılgısına düşüyor. Taraftarlık ise ‘kutuplaştırma’ kriterleriyle artıyor. Yani sınırlar çiziliyor ve o sınırdan geçmek, ‘taraf değiştirmek’ imkansız hale getiriliyor. Bu süreçte ise bazı isimleri hedef göstermek için dezenformasyona yol açılıyor. Sosyal medyada, geleneksel medyada ve gündelik hayatlarımızda en çok hedef gösterilenler ne yazık ki dezavantajlı gruplar veya azınlıklar oluyor. Ancak bu yöntem seçim sürecinde siyasi parti liderlerine ve parti bünyesinde önemli yere sahip olan siyasilere karşı da kullanılabiliyor. Kişiler yaşam tarzı, dili, dini, ırkı, cinsiyeti ya da aileleri aracılığıyla hedef gösterilerek nefret söylemine maruz bırakılabiliyor. 

Örneğin ‘sığınmacıların vatandaşlık alması’ teması üzerinden yayılan yanlış bilgiler, sığınmacıların hedef haline gelmesine neden oluyor. Zira seçim sürecindeyken sığınmacıların vatandaşlık alması aynı zamanda oy kullanacakları anlamına geliyor. Bu iddiaların ‘sığınmacılara ev verildi’, ‘sığınmacılara isim değiştirme hakkı verildi’ gibi varyasyonları da bulunabiliyor. Ancak genel olarak tüm bu iddiaların ucu sığınmacıların vatandaş olarak oy kullanması ihtimaline dayanıyor. Yukarıda bahsedilen ‘Türk vatandaşlığı verilen Araplara AK Parti’ye nasıl oy vereceklerinin’ anlatıldığını iddia eden video da tam anlamıyla bu amaca hizmet ediyor. 

Tabii bu süreçte en çok nefret söylemine maruz kalanlar özel hayatları, yaşam tarzları ve kimi zaman aileleriyle hedef gösterilen adaylar ya da seçim sürecinde öne çıkmış siyasiler oluyor. Hatta bu yöntem kimi zaman da doğrudan partiler için uygulanıyor. Üstelik bu söylemlerin pek çoğu gerçeği yansıtmıyor veya görüntüler çarpıtılıyor. Kutuplaştırmanın artması için kişiler dinleri üzerinden yanlış bilgilerle zaman zaman hedef haline getiriliyor. Örneğin sosyal medyada, yukarıda sol alt köşede gösterilen görselle, ‘Ekrem İmamoğlu’nun farklı şekilde dua ettiği iddiası’ paylaşılmış ve birçok kişi tarafından beğenilmişti. Ancak görsel kasıtlı olarak duanın bittiği andan alınmış, İmamoğlu ‘farklı dine mensup olduğu’ imasıyla hedef gösterilmişti. 

Ayrıca, yukarıda derlenen dezenformasyon görüntülerinde, Temel Karamollaoğlu, CHP’li kadınlar ve Yossi İmamoğlu iddialarında görsel manipülasyondan da bahsetmek mümkün. Fotoğraflar ekleme yapılarak/değiştirilerek manipüle edilmiş.

Nefret söylemine sebebiyet veren bir diğer dezenformasyon türü de bir kişinin veya kurumun davranışı/duruşu ile bağlı olduğu partinin genel yapısının uyuşmaması imasıyla paylaşılanlar olabilir. CHP mitinginde ‘her yer Kandil her yer direniş’ şeklinde slogan atıldığı iddiası veya AK Parti Ordu Kadın Kolları Başkanlığı’nın düzenlediği etkinlikte erkek dansöz oynatıldığı iddiası bu amaçla yapılan paylaşımlara örnek gösterilebilir. 

Kaynak

Oy korkutması

Kasıtlı şekilde yanlış bilgi ortaya atarak yayan kişilerin amacı çoğunlukla hitap ettikleri kitlelerin olumlu veya olumsuz duygularına etki ederek onları manipüle etmekten geçiyor. Ancak seçim dönemlerinde bu manipülasyonun ‘korkutma’ üzerinden ilerlediği söylenebilir. Örneğin ‘A kişisi cumhurbaşkanı olursa, B olayı gerçekleşir’ cümlesi pek çok farklı kişi ve olay için derlenerek yayılabilir. Yine de bu korkutma metodu en çok ‘oy’ bazında kullanılıyor. Bu kişilerin amacı ‘oy kullanmak’ ya da ‘oya sahip çıkmak’ değerlerine dikkat çekmek olsa da seçim sürecine en çok zarar veren dezenformasyonlar oylara yönelik olanlar. Oylar ile ilgili ortaya çıkan dezenformasyonları seçim öncesi ve seçim sonrası olarak ikiye ayırabiliriz:

Seçim öncesi

‘Eski kimlikliler oy kullanamıyor’ gibi kişilerin oy kullanma sürecine zarar verebilecek iddiaların yanı sıra vatandaşlardan bağımsız ancak seçim sürecini etkileyecek iddialar bu süreçte yayılabilir . Örneğin vefat etmiş kişilerin yaşıyor gösterilmesi ve yabancı uyruklu kişilerin Türk vatandaşlarının adreslerine kayıtlı gösterilmesi gibi bilgiler, doğruluğu kanıtlanamayacak ve seçmeni duygusal olarak manipüle edebilecek güçte oluyor.

Oy korkutmasıyla ilgili bir diğer örnek de 2019 Yerel Seçimleri’nde yaşanmış. Yenilenen İstanbul seçimi öncesinde başka şehirlerden yüz bin polisin 23 Haziran’da İstanbul’da oy kullanacağı iddiası ortaya atılmış. Söz konusu seçim yerel seçim olduğu için böyle bir iddia son derece önemli oluyor. Zira yenilenen seçimde fazladan 100.000 kişinin İstanbul’da oy kullanacağı anlamına geliyor.  

Seçim sırası/sonrası:

Seçim günü veya devam eden günlerde de dezenformasyon üreten paylaşımlar yapılabilir. Bunlar seçim sonucuna itiraz, seçimin iptali, oy pusulalarının çalınması, sahte pusula görselleri, oy kullandırılmayan kişiler ve geçersiz oyların kabulü gibi konularda olabilir. Ancak seçim günü dahil olmak üzere seçimin resmi sonucu Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından açıklanıncaya dek yalnızca güvenilir ve resmi kurumlardan haber almak en güveniliridir. Çünkü kimi zaman haber siteleri de kasıtlı veya kasıtsız dezenformasyona katkı sağlayabiliyor.

Kaynak

Kaynak

Örneğin yukarıda seçim sonrasında sosyal medyada paylaşılan iki yanlış bilgi örneği görülüyor. Bunlardan ilkinde Mart 2019 Yerel Seçimleri’nde Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 4 çuval oy pusulasının ele geçirildiği iddia ediliyor. Halbuki olay Haziran 2018 Genel Seçimleri’nde gerçekleşmiş. İkincisinde ise Balıkesir’in Manyas ilçesinde Milliyetçi Hareket Partisi’nin kazandığı seçimde AK Parti’nin sonuca itiraz ettiği ve yeniden yapılan sayım sonucunda ilçeyi Cumhuriyet Halk Partisi’nin kazandığı iddia ediliyor. Ancak Teyit’in o döneme ait analizine göre, söz konusu paylaşım 2014’ten beri yapılıyor ve hakkında herhangi bir kanıt bulunmuyor. Dolayısıyla özellikle seçim dönemlerinde sosyal medya iyi bir haber alma aracı olmayabiliyor.

Kaynak
Kaynak

Sosyal medyanın yanı sıra, haber siteleri de seçim dönemlerinde bilgi edinme anlamında ‘ideal’ konumda durmayabiliyor. Mesela üstteki haber görselinde başlık olarak yalnızca ‘AKP’den başvuru ‘Seçimler iptal edilsin” yazarken habere dair detayın aşağıda verildiği görülüyor. Habere atılan ana başlık AK Parti’nin seçimlerin tamamı için iptal başvurusu yaptığı yanılgısını oluşturuyor. Fakat esas başvuru yalnızca İstanbul’un Büyükçekmece ilçesi için yapılmış. Bir diğer örnekte ise yine Mart 2019 Yerel Seçimleri’nde İstanbul’un Gaziosmanpaşa ilçesinde CHP’lilerin oy çaldığı ve o sırada yakalandığı iddia edilmiş. Yine Teyit’in o dönemki analizi, yukarıdaki habere konu olan videonun toplanan oy pusulası çuvallarının kontrolü esnasında çıkan bir tartışmayı gösterdiğini söylüyor. Bu örnekler, haber sitelerinin bu tarz içerikleri kasıtlı/kasıtsız yaptığından bağımsız olarak, seçim gibi hassas süreçlerde en güvenilir kaynağın resmi kurumların açıklamaları olduğunu gösteriyor.

Abartma ve çarpıtma

Elbette seçim sürecinde ortaya çıkan dezenformasyonun kaynağı yalnızca sosyal medya kullanıcıları, sıradan vatandaşlar veya haber siteleri değil. Karşısındaki kitleyi ikna etmeye çalışan adaylar, parti liderleri gibi siyasiler de hitaplarında abartılmış ya da çarpıtılmış bilgilere başvurabiliyor. Ne yazık ki bu kişilerin kitleleri de sosyal medya aracılığıyla dezenformasyonun büyümesine katkı sağlıyor. Hatta kimi zaman bunu doğrudan belli bir kişinin/partinin kitlesi yapıyor. Bu tür dezenformasyona örnek olarak son seçimden bu yana geçirilen süreçte, son 20 yılda veya daha önceki yıllarda farklı partilerin iktidar olduğu dönemlerde yaşananların çarpıtılması verilebilir. 

Tabii burada yine ‘duygulara hitap’ söz konusu. Bu tarz iddiaların altında genellikle ‘Onları seçerseniz bunlar olur’ ve ‘Bizi seçerseniz şunlar olur’ mesajları yatıyor.

Kaynak

Örneğin yukarıda bulunan görselde; sol tarafta AK Parti öncesi, sağ tarafta ise AK Parti döneminde yolların gösterildiği iddia edilmiş. Ancak soldaki fotoğraf Türkiye’de bile değil; Hindistan’da kaydedilmiş.

Benzer şekilde kamuoyuna mal olabilecek güçte kişilerin söylemleri de abartılabilir, çarpıtılabilir. Cüneyt Özdemir’in ‘Cumhurbaşkanlığı için en uygun aday Ali Babacan’dır’ dediği iddiası bu tür dezenformasyona iyi bir örnek. Halbuki Özdemir aslında Babacan’ın uluslararası çevrelerde tanınırlığından bahsetmiş. Yani sözleri bağlamından koparılarak çarpıtılmış. Dolayısıyla bu örnekten hareketle kişilerin ifadelerini tam manasıyla anlayabilmek için söylemin tamamını dinlemek gerektiği sonucuna ulaşılabilir. Aksi halde ifade, hiç ilgisi olmayan yönlere çekilebiliyor. 

Diğer örnekte ise ‘Erdoğan’ın darlandığımda zam üstüne zam yapıyorum’ dediği iddia edilmiş. Ancak işin aslı, iddianın ortaya atılmasına neden olan ve Erdoğan’ın farklı bir etkinlikten alınan görüntüsüne 2018 AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’ndaki zam tepkisi ses montajı olarak eklenmiş.

Tüm bu çarpıtmalara sayısal verilerin siyasiler ya da sosyal medya kullanıcıları tarafından abartılmasını da eklemek mümkün. Bu dönemde çarpıtılan anket ve araştırma sonuçları sosyal medyada sıklıkla yayılıma giriyor. Ekrem İmamoğlu’nun en başarısız belediye başkanı seçildiği iddiası araştırma sonuçlarının çarpıtılmasına örnek gösterilebilir. Bu iddiada İmamoğlu’nun büyükşehir belediye başkanları arasında beşinci sırada yer aldığı sonuç listesinde yalnızca beş başkan göz önünde bulundurulmuş. Böylelikle İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sonuncu olduğu çıkarımı yapılmış.

Seçim sürecinde sahte seçim anketleri konusunda da dikkat olmak gerekir. İlgili anketlerin kim tarafından yapıldığı, güvenilirliği ve sonuçlarını sürekli olarak sorgulamakta fayda var. 

Sahte hesaplar kullanma

Son olarak, ünlü isimler adına açılan sahte hesaplardan yapılan politik paylaşımlar da oy kullanacak vatandaşları etkilemek için bir araç olarak kullanılabilir. Üstelik bir sahte hesap, yukarıda bahsedilen tüm dezenformasyon türlerinden de yararlanabilir; böylelikle dezenformasyonun etkisi iki katına çıkar. Dolayısıyla sosyal medya platformlarında takip ettiğimiz veya akışta önümüze düşen ünlü şahıs hesaplarının gerçekliği büyük bir önem taşıyor. Zira bu paylaşımlar mizahi amaçla yapılsa, hesap açıklamasında ‘not official’ uyarısı bulunsa, hesabı kullanan kişi kötü niyet taşımasa bile paylaşımın yarattığı etki son derece fazla olabiliyor.

Etiketler

  • 2024 yerel seçim
  • 31 mart yerel seçim
  • büyükşehir belediye başkanı adayı
  • Çarpıtma
  • dezenformasyon
  • nefret söylemi
  • seçim iklimi

Diğer Yazılar