fbpx

Dünyada 600 milyon, ülkemizde ise 10 milyon kadar sokak hayvanı olduğu tahmin ediliyor. World Animal Protection International’ın 2008 verilerine göre dünya üzerinde yaklaşık 600 milyon köpek bulunmakta ve bu köpeklerin 480 milyonu sahipsiz. Derneğin verilerine göre her yıl 59.000 kişinin ölümüne neden olan kuduzun yayılmasını durdurmak için yılda 10 milyon köpek zehirleniyor, taşlanıyor ve elektrik verilerek öldürülüyor .  

5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu’na göre sahipsiz hayvanın tanımı şu şekilde:

“Barınacak yeri olmayan veya sahibinin ya da koruyucusunun ev ve arazisinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahip veya koruyucunun doğrudan denetimi altında bulunmayan evcil hayvanlar (kırsalda ve sokaklarda başıboş yaşayanlar).”

2018 verilerine göre İstanbul’da; 162 bin 970 kedi, 128 bin 900 köpek olmak üzere 291 bin 870 sokak hayvanı olduğu öngörülüyor.

Hayvanların kontrol dışı üremesi, sahipli olanların terk edilmesi ve/veya yavrularının çevreye bırakılması gibi sebepler sahipsiz hayvanların mevcudunu giderek artırıyor.

İngiltere, Almanya, Hollanda gibi Avrupa ülkelerinin birçoğunda, sanayileşmenin ardından gelen iç göçlerle sokağa atılan hayvanların sayısı problem olacak kadar artmış. Hükümetler, yıllar içinde geliştirdikleri çözümler ile sorunu yok denecek kadar az seviyeye indirgemişler. Bu yazımızda hayvan sorununu çözen ülkelerin kullandıkları metotları sunup hayvanların sokaklarda özgür olup olmadığını inceleyeceğiz.

Türkiye’de hayvan hakları ne durumda ?

Türkiye, sokak hayvanları ile ilgili problemi çözmek için 2004 yılında 5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu kabul etmiştir.

Bu kanunun ardından 2006 yılında Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği çıkarılmıştır. Bu düzenlemeler, sokak hayvanlarının sorumluluğunu belediyelere veriyor. Ne var ki sorun hayvan derneklerinin de kamunun da içini rahatlatacak çözüme ulaşmaya yetmedi. Daha net ve belirgin mevzuatlara ihtiyaç var.

2022 verilerine göre Türkiye’de 10 milyon sokak hayvanı bulunuyor. Bu da nüfusun %8’i kadar olduklarını gösterir.

2021 yılından bu yana hayvan hakları ile ilgili 25 adet yazılı soru önergesi verildi

TBMM’nin sitesinde yer alan “Yazılı Soru Önergeleri” kısmında “hayvan hakları”, “sokak köpekleri”, “köpek” ve “sokak hayvanları” anahtar kelimelerini arattık. İnceleme sonuçlarımıza göre 2021 yılından bu yana (Mayıs 2022) hayvan hakları ile ilgili toplam 23 yazılı soru önergesi verilmiş.

Soru önergelerinin konu başlıkları şu şekilde:

  • Barınak koşullarının iyileştirilmesi,
  • Hayvan haklarının korunması için yürütülen çalışmalar,
  • Gaziantep Hayvanat Bahçesine ve hayvan hakları yasasının ne zaman çıkarılacağı,
  • Hayvan hakları konusundaki kanun önerisi çalışmaları,
  • Türkiye’deki kobay üretim merkezleri ile hayvanlar üzerinde deney yapan merkezlere ve hayvan haklarına ilişkin,
  • Hayvan haklarına yönelik yasal düzenleme çalışmaları,
  • Hayvan haklarının korunması konusunda yapılan çalışmalara ve at yarışlarının yasaklanması talebine ilişkin,
  • Sahipsiz sokak köpeklerine yönelik alınacak önlemlere ilişkin,
  • Türkiye geneli ve Kocaeli özelinde sokak köpekleri için uygulanan düzenlemelere ilişkin,
  • Kedi ve köpek satışının durdurulması talebine ilişkin,
  • Kedi ve köpek mamalarındaki KDV oranının düşürülmesi önerisine ilişkin, (i)
  • Sahipsiz sokak köpeklerine yönelik alınacak önlemlere ilişkin,
  • Kedi ve köpek mamalarına uygulanan KDV oranının düşürülmesi talebine ilişkin, (ii)
  • Yasa dışı köpek dövüşlerinin engellenmesine ilişkin,
  • Kedi ve köpek mamalarından alınan KDV oranına ilişkin, (iii)
  • Sokak hayvanlarının toplanmasına ilişkin,
  • Van’ın Erciş ilçesinde sokak hayvanlarının ölü bulunduğu iddiasına ilişkin,
  • Bakanlığın desteklediği sokak hayvanlarına yönelik barınak yapımı projelerine ilişkin,
  • Sokak hayvanları rehabilitasyon ve bakım merkezlerinin denetimine ilişkin,
  • Toplatılan sokak hayvanlarının bakımına ve sahiplendirilmesine ilişkin,
  • Bingöl’ün Kiğı ilçesindeki eski su tesisatının değiştirilmesi ile sokak hayvanlarının durumlarına ilişkin,
  • Pandemide sokak hayvanlarının korunmasına yönelik çalışmalara ve hayvan barınaklarına ilişkin.

Soru önergelerinin 9’u CHP’, 7’si HDP,  4’ü İP, 1’i MHP, 1’i Saadet Partisi tarafından, 1 tanesi ise Bağımsız Milletvekili İsmail Koncuk tarafından verildi.

Sokak köpekleri sorunu ile ilgili taraflar

  1. Belediyeler
  2. Hükümet
  3. Sivil toplum kuruluşları
  4. Siyasi partiler
  5. Medya
  6. Toplum
  7. Dolaylı veya doğrudan saldırıya uğrayan insanlar

Sokak köpekleri ile ilgili sorunlardan etkilenen tarafları bu şekilde sıralayabiliriz. Çözüm üretme noktasında ise taraf sayısı ikiye düşürülebilir. Bir taraf köpeklerin kusursuz olduğunu varsayarken diğer taraf ise bu canlıları şeytanlaştırmakta.

Köpeklerin sokakta özgürce yaşadığı iddiası

Hayvan hakları savunucuları, sokak köpeklerinin kamuya açık alanların gerçek sahibi olduğunu mütemadiyen vurguluyor. Ancak gelin görün ki sahipsiz köpeklerin sokaktaki yaşamları “özgürlük” mü “sefalet” mi asıl tartışmaya açılması gereken konulardan biri bu.

Sahipsiz köpekler,

  • Sokaklarda işkencelere maruz kalıyorken,
  • Barınmak için uygun ortama sahip değilken,
  • Trafik kazaları sonucu yaralanıp ölebiliyorken,
  • Aç ve susuz kalabiliyorken,
  • Zararlı yiyecekler yiyip zehirlenebiliyorken,
  • İnsanlardan ve de daha güçlü köpeklerden zarar görmeye bu kadar açıkken,
  • Hastalanıp bunu birbirlerine bulaştırarak acı çekip ölürken bu tercih edilmeyen “özgürlüğün” ne ölçüde savunulması gerektiğinin sonuna soru işareti ekliyor.

Hayvanlar hastalıklara çok açık bir şekilde zorlu bir hayat mücadelesinin öznesi oluyor.

Köpeklerin denetimsiz besinlerle beslenmesi, kötü niyetli zehirleme girişimlerinin yanı sıra olası hastalıklara yol açmaya da sebebiyet verebiliyor. Bu yiyeceklerin takibi yapılamıyor. Söz konusu hayvanlar olduğunda, eşit şekilde dağıtım yapılamıyor. Aksine alan kavgaları dolayısıyla köpeklerin birbirlerine saldırdığı görülüyor. Küçük köpekler için bu süreci atlatmak daha da zor oluyor.

Sahipsiz köpeklerin insanlara zarar vermesi gerçekliği

Başıboş köpekler olarak da anılan sahipsiz hayvanların insanlara zarar vermesi, birçok haberde kendini gösteriyor. Evet, hayvanlardan da insanlara zarar gelebiliyor. Hem de bunun için karşı tarafın kışkırtması gerekmiyor.

Yapılan araştırmalar, hayvanların dürtüsel bir şekilde yırtıcılığa sahip olduklarını ortaya koyuyor. Nitekim Avrupa’da sokakta hayvanların yaşamasına izin verilmiyor; sokaklar, hayvanların evi olarak romantize edilmiyor.

Areda Survey‘in 1800 kişi ile yaptığı anketin sonuçlarına göre insanların % 53,7’si sokak hayvanlarını tehlikeli bulmuyorken % 41,3’ü ise tehlikeli buluyor.

Anket katılımcılarının %32,9’luk kesimi kendisinin veya yakınının saldırıya uğramadığı belirtiyor. Aynı soruya %33,9’luk kısım yakının köpek saldırısına uğradığını %24’lük kesim ise kendisinin uğradığını belirtiyor. %8,9 ise hem kendisinin hem de yakınlarının sokak köpeği saldırısına uğradığını söylemiş.

Anket içindeki bir diğer soruda ise saldırgan köpeklerin barınaklara bırakılması hakkındaki düşüncelerinin ne olduğu soruluyor. % 40,5’lik kısım insanlara saldıran köpeklerin barınaklara bırakılması gerektiğini düşünürken yüzde 35,6’sı ise hayvanların rehabilite edilmesi gerektiğini savundu. % 16,4’lük dilimde ise saldırgan hayvanların uyutulması gerektiğini söyleyenler yer aldı. %7,5 ise “kısırlaştırılmalı” dedi.

Sokak hayvanlarının toplanıp barınağa bırakılıp bırakılmaması ile ilgili görüş bildirenlerin ise % 51’i sokak hayvanlarının  doğal hallerine bırakılması gerektiğini düşünüyor.

Sahipsiz köpekler, ısırık darbeleri ile kalıcı sakatlıklara ve de ölümlere doğrudan neden oldukları gibi kaçma kovalama esnasında trafik kazalarına sebebiyet verebiliyor.

Çevre ve gürültü kirliliğine neden olmaları da yine hepimizin şahit olduğu sorunlardan birkaçı.

Avrupa Birliği ülkeleri sahipsiz köpek sorununu nasıl çözdü? 

Hayvan refahı, en geniş anlamıyla şu şekilde tanımlanabilir“Çiftlik, pet, egzotik, laboratuvar ve vahşi hayvanların bakımı, beslenmesi, barındırılması, yetiştirilmesi, nakliyesi, kesimi, tedavisi ya da bilimsel araştırmalarda kullanımı sırasında ağrı, acı ve ızdıraptan uzak, sağlık, mutluluk ve iyilik hallerinin sağlanması”.

İngiltere hükümeti bünyesinde 1993 yılında oluşturulan Hayvan Refahı Komitesi hayvanlara verilmesi gereken 5 özgürlüğü şu şekilde sıralamıştır (Anon-2, 1993):

  1.  Hayvanların açlık, susuzluk vb. şeklinde ihtiyaçlarından yoksun bırakılmaması,
  2.  Hayvanların bulundukları çevre şartlarından rahatsız olmamaları,
  3.  Hayvanların acı ve ağrıya neden olan çarpma, yaralanma ve hastalıklardan korunması,
  4.  Hayvanların normal davranışlarını sergileyebilmesi
  5.  Hayvanların korku ve strese neden olan olaylardan korunması.

World Animal Protection’a göre İngiltere, Avusturya, Hollanda, İsviçre, İtalya, Danimarka ve İsveç’te sokak hayvanı sorunu yok denecek kadar az. Bu ülkelerde hayvan refahı son derece iyi durumda.

Kaynak

Bu ülkelerde sahipsiz köpekler toplanıp bakımevlerine yerleştiriliyor. Ayrıca köpeklerin sokağa atılmasının önüne geçmek için zorunlu kayıt sistemleri bulunuyor. Kayıt sistemi gereği köpeklere yerleştirilen mikroçip ve dövmeler, onların kimlikleri yerine geçiyor. Böylece sahipleri, köpeklerini terk edemiyor.

İngiltere’de 1878 yılında yürürlüğe konulan kanunla sahipsiz köpeklerin kayıt altına alınma zorunluluğu getirilmiş ancak uygulama kısmında etkinliğin sağlanamaması üzerine kayıt sistemi 1988 yılında kaldırılmış. 2005 yılında çıkarılan kanunla ise sahipsiz köpeklerin toplanmasının sorumluluğu yerel otoritelere verilmiştir. Yerel otoriteler tarafından toplanan köpekler 7 gün boyunca bakımevlerinde tutulur. Bu süre içerisinde sahiplendirilemeyenler hayvan refahı kuruluşlarına gönderilir ya da uyutma işlemi uygulanır. Ülkede sahipsiz köpeklerin sayısını kontrol altına almak için kısırlaştırma yöntemi de uygulanmakta (Kırışık ve Öztürk,2021: 364).

Uyutma işlemi, AB üye ülkelerinde yaygın bir uygulama olup bu politikayı uygulamayan ülkeler de mevcut. Yunanistan, Almanya ve İtalya’da sahipsiz köpeklere uyutma işlemi uygulanmaz. (Dodurka, 2016: 15).

Almanya’da sahipsiz köpekler toplanarak bakımevlerine yerleştirilir. Bakımevlerinde gerekli sağlık kontrolleri, aşıları ve bakımları yapılan köpeklerin sahiplenilmesi sağlanır. Sahiplendirilen köpekler sahiplerine teslim edilir, sahiplendirilemeyen köpeklere ise bakımevlerinde bakılır. Almanya’da hayvan bakımevleri koşulları da oldukça iyi durumda. Bakımevlerinde hayvanların %80’i en fazla 6 ay içinde sahiplendirilmektedir.

Almanya’da bakımevlerinin %25’i belediye, %75’i ise hayvansever bağışçıların ekonomik destekleri ile işletilmektedir. Bu bakımdan derneklerin ve iş insanlarının da desteğinin alınması düşünülebilir.

Slovenya’da ise köpeklere ilk kuduz aşıları yapılırken mikroçip uygulanarak kayıt yapılır.  Başıboş sahipsiz köpekler 8 gün içerisinde çiplenerek aşılanır ve 30 gün içerisinde kısırlaştırılır. Sokakta bulunan köpeğin sahibi bulununca tüm masrafları ödemekle yükümlüdür. Bu nedenlerle Slovenya’da sahipsiz hayvan sorunu yok denecek kadar azdır. Sokak hayvanları ile ilgili başarılı bir idare sağlayan Slovenya’da:

  • Hayvanlara kötü muamelenin önlenmesi,
  • Hayvanların korunması,
  • Sahipli hayvanların terk edilmesinin yasaklanması gibi konularda yasal düzenlemeler bulunur ve zorunlu kayıt sistemleri kullanılır.

Mikroçip uygulaması ile terk edilmiş bir hayvanın tespiti sonrası bu hayvanın sahibine geri döndürülmesi sağlanır. Diğer yandan hayvan barınakları da sahipsiz olarak bulunan hayvanları barındırmak zorundadır. Bu şekilde alınan hayvanlar veteriner hekimlerce muayene edilir, gerekirse tedavi uygulanır ve aşıları yapılır. Bu hayvanlar gebelik durumu gibi nedenlerle 90 güne kadar barındırılabilirler. Büyük oranda dişi hayvanlar kısırlaştırılır. Ulusal anlamda kısırlaştırma desteklemeleri bulunmayan Slovenya’da bu sorumluluk daha çok belediyeler tarafından yılda genellikle 2 kez olmak üzere kısırlaştırma programları ile yürütülmektedir. Kırsal kesimde veteriner hekimlere ait gezici kliniklerle önceden duyurulan kuduz aşılamaları ve kısırlaştırma çalışmaları yapılmaktadır.

İsveç’te sokaklarda başıboş görülen köpekler derhal gönüllüler ve polis tarafından ya da hayvan refahı gözlemcileri tarafından uzaklaştırılırlar. Polis, bulduğu köpeği bir gün muhafaza edip daha sonra yasalar gereği barınaklara teslim eder İsveç’te konu ile ilgili yasalara toplum tarafından yüksek düzeyde uyum söz konusudur. Köpekler için
yüksek düzeyde yatırımlar yapılmakta ve değer verilmektedir (Kırışık ve Öztürk,2021: 363).

Yine Belçika, Danimarka, Hollanda gibi ülkelerde yasalar ciddi şekilde uygulandığından sahipsiz hayvan sorunu yok. Avrupa Birliği Üye Devletleri, hayvan sahipleri ya da bakıcılarının kendi bakımları altında olan hayvanların refahını temin etmeleri için ve söz konusu hayvanların gereksiz yere ağrı, acı çekmemeleri ve yaralanmamaları için belirli standartlar getirmişlerdir. Örnek ülkelerde uygulanan bilimsel popülasyon yönetimi ve köpek refahı uygulamaları esas alınarak sorunun daha da büyümesi engellenebilir. (Kırışık ve Öztürk,2021: 381).

Sokak köpeklerinin göçmen edebiyatındaki yeri 

Behiye Arabacıoğlu’nun “Göç Eden Kültür” makalesinde Türk göçmenlerin edebi eserlerine taşıdıkları öğelerden bahseder. Almanya’ya göç eden Emine Sevgi Özdamar’ın “Seltsame Sterne Starren Zur Erde” (Tuhaf Yıldızlar Yer Yüzünü Dikizliyor) adlı eserinde Türk kültürüne ait izler sıralanırken sokak satıcılarının ve ezan sesinin yanında “köpek sesleri” de gelir. Kitaba göre bunların hiçbiri Berlin’de yoktur.

“İstanbul’da gece otobüsleri deniz kenarı boyunca ıssız caddelerde ilerlerdi, bazen köpekler otobüslerin arkasından koşardı. Burada hiç köpek görünmüyor.” (Özdamar, agk, çeviri: B. Arabacıoğlu)

Özdamar, otobüslerin peşinden koşan köpekleri hatırlatır ve Berlin’de hiç başıboş köpeğin olmadığını belirtir.

Türkiye’de Hayvanları Koruma Kanunu 5199 (2004)

5199 Madde 4B 

Evcil hayvanlar, türüne özgü hayat şartları içinde yaşama özgürlüğüne sahiptir. Sahipsiz hayvanların da, sahipli hayvanlar gibi yaşamları desteklenmelidir.

Yönetmelik, her hayvanın eşit doğduğunu ve sahipsiz köpeklerin de sahipli köpekler gibi desteklenmelerinin gerekli olduğunu söylerken bu konudaki sorumluluğu birden fazla kuruma dağıtmış. Yönetmeliğe göre; sahipsiz hayvanların korunması, bakılması ve gözetilme görevi konusunda il çevre ve şehircilik müdürlükleri, belediyeler, il hayvan koruma kurulu, geçici özel bakımevleri, sorumlu veteriner hekim, hayvan sahipleri ve yerel hayvan koruma görevlisi görevlendirilmiş.

5199’da hayvan sahipleri, evcil hayvanları dolayısıyla gelecek herhangi bir şikayetten doğrudan sorumlu tutulmuştur. Ancak sokak hayvanları ile ilgili olaylarda kimin sorumlu tutulacağı belirtilmemiş.

5199 Madde 6

Hayvanları Koruma Kanunu’nun 6. maddesine göre sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır. (5199, Md.6).

Hayvanları Koruma Kanunu’nda yerel idareler ve bakanlıkların da sorumlu olduğu belirtilse de yalnızca belediyelere ilişkin hükümler bulunmaktadır. Bu da sahipsiz hayvanlarla ilgili her davada faturanın belediyelere kesilmesine sebep olmaktadır.

Hayvan hakları tartışmasındaki yanlış kanılar

1- Hayvan saldırılarının sebebi, tamamıyla insanlar değil

Hayvan haklarına yönelik tartışmalar, insan – hayvan ilişkisini yeniden düzenleme ve insan üstünlüğüne son verme iddialarını taşıyor. Ayrıca insanın dünyaya, canlılara, cansızlara, doğaya sürekli zarar veren, acımasız ve kötü bir varlık olduğu fikri sıkça vurgulanıyor. Bu yaklaşım, insanlar arasında ayrım yapmamakta, masum ve suçsuz bütün insanları da bir kötülük objesi olarak yaftalamakta.

Başta çocuklar olmak üzere sahipsiz köpeklerin saldırısı yüzünden ölen, fiziki ve de ruhi olarak kalıcı şekilde zarar gören çok sayıda insan var.

Köpek sahiplenen ve köpeğini tasmalı, kayışlı olarak kurallara uygun bir şekilde dolaştırmak için sokağa çıkaran hayvanseverler, sahipsiz köpeklerin kendi köpeklerine saldırması nedeniyle ciddi sorunlar yaşıyor.

Köpekler -doğası gereği- bir sürü oluşturunca, belli bir bölgeyi sahiplenince, karnı acıkınca veya kuduz olunca içgüdüsel olarak saldırma moduna geçmektedir. İnsanlar, kediler, koyunlar, tavuklar ve diğer hayvanlar onlara bir şey yapmasa dahi saldırabiliyorlar. Bu nedenlerle, sahipsiz köpeklerin sokaklardan toplanarak sıhhi ve güvenli ortamlarda barınmaları sağlanmalı. (Ateş, 2021; Cansen, 2019; Gökatalay, 2021; Uğur, 2021; Yılmaz, 2019; Yiğit, 2021).

2- Hayvan hakları tüm sokak hayvanlarını kapsamıyor, hiyerarşik bir yapı var

Diğer yandan sokak hayvanları ile ilgili fikirler tüm hayvanları kapsamayıp kendi aralarında da bir değer hiyerarşisi kuruyor. Bu hiyerarşik konumlandırmada en üst sırada kedi ve köpekler geliyor. Horoz, tavşan, at gibi hayvanlar nispeten daha aşağıda gözetiliyor. Bu bağlamda hayvan hakları denilirken, sadece subjektif değer yüklenilen bazı hayvanlar esas alınıp diğerleri hak kapsamı dışında tutuluyor.

3- Sokaklar, hayvanların evi değil kamu güvenliğinin temin edildiği ortak alanlar

Sokaklar, parklar, alışveriş, istirahat ve eğlence alanları gibi halka açık yerler toplumun ortak yaşam alanlarıdır. Dolayısıyla can ve mal endişesi olmaksızın günün her saatinde özgürce dolaşabilmeleri de kamu güvenliği kapsamındadır.

Çoğunlukla kedi ve köpeklerden oluşan evcil hayvanlar, sahiplerinin ölmesi veya terk edilme sonucu sahipsiz kalıyor. Doğa ile bağı kısmen koparılan ve doğal ortamda yaşama yetisini kaybeden bu hayvanlar yerleşim yerlerinin içinde ve civarında zor koşullarda yaşam mücadelesi vermektedirler. (Tamzok, Kük ve Çobanoğlu, 248: 2013)

4- Köpekleri kısırlaştırıp sokakta beslemeye devam etmek çözüm değil 

Hayvanları Koruma Kanununa göre, toplanan sahipsiz köpekler bakımevlerinde aşılanarak kısırlaştırılmakta ve sahiplendirilemeyen köpekler alındıkları ortama geri bırakılmakta.

Ne var ki bu sistem, sorunun çözülmesi için yeterli değil. Konu üzerine çalışan birçok akademik, sahipsiz köpekleri tehlikeli sokak koşullarına terk eden Hayvanları Koruma Kanunu ve uygulama yönetmeliğinin ilgili maddelerinin değiştirilmesini öneriyor (Erdem, 2021).

Bu şekilde diğer hayvanlar da köpek saldırılarından korunabilmeli.

5- Yakala – kısırlaştır – bırak (YKB) politikasının işlevi azalıyor

Sahipsiz köpek sayısı, artık kontrol edilebilecek düzeyin çok daha üzerinde olduğu için yakala – kısırlaştır – aldığın yere bırak politikasının işlevi ideal seviyeye ulaşamıyor.

Ayrıca YKB politikası; köpeklerin açlık, susuzluk, hastalık, soğuk, sıcak, trafik kazaları, köpekler arası saldırılar, diğer hayvanlardan, araçlardan ve insanlardan kaynaklanan tehlikeler gibi çok zor koşullar altında kaldığı sokak habitatına geri bırakılması anlamına geliyor. Bu durum ise köpeklerin refahından çok zararına yol açıyor (Aydoğdu ve Meral, 2019: 2131).

Hayvan Hakları Federasyonu ne diyor?

Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) da kendi sitesinden yayınladığı açıklamada kendilerinin de sokakta sahipsiz hayvan istemediklerini vurguladı. İdealin, tüm hayvanların sahiplendirilmesi olduğunu belirtti.

HAYTAP’ın açıklamasından öne çıkan maddeler şu şekilde sıralanabilir:

  • Ama insanlarımız sahiplenmek bir yana ellerindeki hayvanları doğurtup sokaklara bırakıyorlar. 
  • Sokaktaki hayvanı sahiplenmek yerine pet shop’lardan hayvan satın almayı tercih ediyor.
  • Köylerdeki vatandaş yavruları torbalara doldurup kent merkezlerine bırakıyorlar. 
  • Kısırlaştırma görevini belediyeler, il tarım müdürlükleri yapmıyor. Umurlarında da değil. Kısırlaştırma istasyonlarını kliniklerini hiç zorunlu olmadığımız halde tüm ülkede bizler Haytap olarak açmak zorunda kalıyoruz. Üzerine de bu kamu hizmetini yaptığımız için milyarlarca da vergi veriyoruz. Bu devletin kurumların bu işten maaş alanların ayıbıdır.
  • Okullarda bile hayvanlarla nasıl beraber yaşanacağına dair bir eğitim verilmiyor. MEB mevzuatına bir türlü girmiyor.

Veteriner Görüşü: Veteriner Hekim Necati Bozkurt

Veteriner Hekim Necati Bozkurt’un Evrensel’den Eylem Nazlıer’e verdiği röportajı inceledik. Bozkurt, sokak hayvanları sorununun giderek arttığını ve bu alanın artık hayvanlar için uygun olmadığını söyledi

İnsanların desteği olmadan bir kedinin, köpeğin sokakta yaşama şansı düşük. İnsanlar besledikleri zaman kedi ve köpekler hayatta kalıyorlar. Beslemedikleri zaman aç kalıyorlar. Onun için açlıktan, hastalıktan, trafik kazalarından,  ormanlık alanlarda, sokaklarda ölen kedi köpek sayısı maalesef çok fazla” diye konuştu.

Etiketler

  • köpek
  • sokak hayvanları
  • sokak köpeği

Diğer Yazılar