
Ormanların küllerinden doğması için ne kadar müdahale gerekli?
6 Ağu 2021
11:08
Afet anlarında önemli olan sahadaki krizi yönetebilmektir. Ancak, dijital ve geleneksel medyada yer alan bilgi kirliliği ve çeşitliliği bazen sahada yaşanan krizi daha da zorlaştırabiliyor. Öyle ki, yayılım dijital yayılım hızının had safhaya ulaştığı bugünlerde durum daha da vahim hale geliyor. Kısaca özet geçtiğimiz bu günceye ‘ağaçlandırma’ konusunu örnek olarak verelim ve detaylandıralım. Bilgi çeşitliliğinin çok fazla olduğu, birçok akademik ve siyasi camianın değindiği bir konu. Hal böyle olunca bir çok kurumda ağaçlandırma kampanyalarının startını verebiliyor ve milyonlarca fidan bağışı toplanıyor. Peki, yangından sonra ağaçlandırma ne zaman, nasıl yapılmalı? Dünyada geçerliliği olan yöntemler neler? Uzmanlar ne diyor? Akademide konu nasıl ele alınmış? Konu medyaya nasıl yansıyor? Dogrula.org 10 soruya cevap aradı?
🔎Ağaçlandırma ne zaman yapılmalı?
Yılın her döneminde ağaçlandırma yapılamıyor ne yazık ki. Sağlıklı ağaçlandırma, yılın bazı dönemlerinde; Aralık ve Nisan ayları arasında yapılıyor. Ayrıca karlı, donuk halde ya da fazlasıyla kurak olan toprak üzerine dikim yapmak, ağaçların büyümemesine neden oluyor.
🔎Nasıl yapılmalı, geçerli yöntemler neler?
Fide olarak dikilmesi gereken ağaçların, en az bir yıl boyunca özel toprakta yetiştirilmesi gerekiyor. Bazı bitkiler, bulunduğu ekosistem içerisinde yetişiyor. Yani sıcak bölgelere ait olan bitkiler, soğuk ve zorlu hava koşullarına uyum sağlayamıyor.
🔎Ekologlar ne diyor?
Dikim esnasında ve erken gelişim aşamalarında ağaç yoğunluğunun dış müdahalelerle kontrol edilmesi, canlıların barınması için oluşan çalı ve alçak bitki örtüsünün oluşumunda bir stant görevi görmekte ve bazı doğal yaşam alanlarının gelişimini hızlandırmaktadır. Bazı bilim insanları, hayvanların mevsimsel yaşam döngüleri içerisinde tekrar kolonileşmesi için gerekli olan bitki türlerinin ekilmesi gerektiğini söylüyorlar. Örneğin, böcekler için en ufak bir bitki örtüsü olması yeterliyken, memeli canlılar için uzun çayırlar gerekiyor. Kuşların yuvalanması ve üreyebilmesi için ise uzun ağaçların kavukları yaşam döngülerinin olmazsa olmazı oluyor. Ağaçlandırma prosesi, hayvan türlerinin yiyecek arama, barınma gibi ihtiyaçlarını karşılamalı ve türlerini tehlikeye atmamalıdır.
🔎Geçerli stratejiler neler?
Geçtiğimiz günlerde ülkemizin çeşitli bölgelerinde oluşan yangınlar sonrasında, bazı çevreci vakıflar yeniden ağaçlandırma kampanyaları başlatmışlardı. Ancak kimi görüşten doğa bilimciler ve çevreciler, orman yangınları sonrası yapılan çalışmaları zararlı ya da bilinçsizce yapıldığını düşünerek faydasız olarak görüyorlar.
Akdeniz ikliminde bu tip orman yangınlarının doğal olduğu ve sürekli olarak belli bir döngüde gerçekleştiği, bilim insanlarının ortak paydada olduğu bir görüş. Bu yeniden ağaçlandırma hareketini eleştiren Prof. Dr. Çağatay Tavşanoğlu konu hakkında şöyle diyor:
Yangın sonrası için şunu söyleyebilirim: Ağaçlandırma sivil toplum kuruluşlarının, halkın kastettiği anlamıyla yapılınca felaket oluyor. Çünkü bunun için alanın sürülmesi gerekiyor. O alanın sadece ağaçlardan oluşmadığı, çok daha fazla türden oluşan bir ekosistem olduğunu düşünmemiz lazım. Ama sürüp ağaç dikersek biyoçeşitliliği kaybediyoruz. Sert, aşırı müdahaleler oldukça yanlış uygulamalar. Oranın kendini toparlama kapasitesini biliyor olmamız lazım. Kendilerini yenileyebiliyorlar. Böyle özellikleri var.
Bilinçsizce ağaçlandırmanın önemini vurgulayan Tavşanoğlu, şöyle ekliyor:
“Yanan ağaçları keserek dalları yere serebilir ve bu sayede erozyonu da önleyebilirsiniz. Çünkü bunu yaparsanız topraktaki erezyonu da engelliyorsunuz. Sonrasında illa destek vermek istiyorsanız, kızılçam tohumu ekebilirsiniz. Böylelikle bu alanı sürmediğiniz için diğer türlerle ağaçların birlikte büyümesini, ekosistemin yenilenmesini sağlayabilirsiniz. Bir miktar tohum desteğiyle bu alanlar yeniden orman haline büründürülebilir.”
🔎Neden kızılçam konuşuluyor?
Prof. Dr. Tavşanoğlu’nun ekimini tavsiye ettiği Kızılçam ağacı, toprağı canlandırma konusunda oldukça verimli. Kurak ve soğuk havalara karşın dirençli bir ağaç olup, fide olarak değil tohum olarak dikilmesi tavsiye olunmaktadır. Dallarındaki kozalak tohumlarıyla Kızılçam, her ekosisteme kolaylıkla adapte olabilen güçlü bir ağaçtır.
🔎Peki yeniden ağaçlandırmak yerine, ormanı kendi haline bırakmak ne kadar doğru ve verimli?
Orman yangını sonrasında, ormanın kendini kendini rehabilite etmesi olası. Ancak tam anlamıyla dış müdahalelerle yeniden ağaçlandırmanın zararlı ya da verimsiz olduğunu kesin olarak söylemek doğru değildir. Yangın sonrası ormanı ağaçlandırmak, bitki örtüsünün yeniden ortaya çıkması, biyoçeşitliliğin eski haline dönmesi ve yer altı içme suyunun temizlenme döngüsünü hızlandırıyor. Erozyonu engelliyor ve aynı zamanda sık olmayan, açık ormanların da yenilenmesini kolaylaştırıyor.
Ülkemizde yapılan bazı arazi yeşillendirme çalışmaları
Daha önce yangından tahrip olmuş ve ağaçlandırma çalışmaları ile tekrardan yeşile kavuşmuş birçok alan var. İzmir Bülbül Dağı 2006 yılında çıkan orman yangınında küle dönmüş, sonrasında tekrardan yeşillendirme çalışmalarıyla eski haline gelmiştir.
Mersin’in Büyükeceli beldesinde 2008 yılında yanan orman, geçtiğimiz on yılda ağaçlandırmalar sayesinde yeniden kazanılmıştır.
Orman Genel Müdürlüğünün yayınlamış olduğu verilerde, geçtiğimiz on yıldan bu yana büyük ölçüde yanmış olan ormanlarımızın, düzenli ve programlı ağaçlandırmalarla tekrar yeşile kavuştuğu, canlı yaşamının ise yeniden hayat bulduğu görülüyor
Sonuç olarak
Orman yangınında doğanın kendi kendini yenileyebilmesi daha organik bir döngü sağlasa da, planlı, programlı ve titizlikle yapılan suni ağaçlandırmanın da ekolojik yenilenmeye faydası olmaktadır.