
Gerçeklik Zirvesi’nde gündem: doğrulama güçlükleri
26 Eki 2021
11:38
Dünya üzerindeki pek çok doğruluk kontrolü platformunun katıldığı Global Fact-8 Zirvesi gerçekleşti. Ponyter’e bağlı International Fact-Checking Network’ün(IFCN) düzenlendiği Gerçeklik Zirvesi’nde doğruluk kontrolü platformların yapabileceği işbirliği alanları ve bu platformların karşılaştığı sorunlar ele alındı. Henüz IFCN imzacısı olmasak da zirveye Doğrula editörleri olarak (Açelya Erdoğan, Melike Ayşe Kapdan ve Ersel Alemdar) biz de katıldık.
International Fact-Checking Network(IFCN) nedir?
2015’te kurulan IFCN dünya çapında doğruluk kontrolü platformlarının katıldığı ve bu platformlara destek olan bir organizasyondur. Türkiye’deki ilk doğruluk kontrolü platformu olan Doğruluk Payı’nın kurucularından Baybars Örsek ve Ferdi Ferhat Özsoy, IFCN’in şu anki direktörü ve program yöneticisidir. IFCN doğruluk kontrolü platformları için genel prensipleri belirlemekte ve bu prensiplere uyan platformlara destek sağlamaktadır. Şu ana kadar Google, Facebook, Instagram gibi pek çok kuruluş IFCN’ni doğruluk kontrolünde yetkili bir organizasyon kabul etmekte. IFCN aynı zamanda pek çok teknoloji firması tarafından fonlanmakta ve bu fon IFCN’ne üye olan platformlara gitmektedir.
IFCN’in prensipleri
IFCN’in beş prensibi vardır ve IFCN’e üye platformların bu prensiplere uyması beklenmektedir. İlk olarak bu platformların iddiaları seçerken, incelerken ve sonucuna ulaşırken her zaman tarafsız ve adaletli olması beklenmektedir. İkinci olarak iddialar incelenirken platformlardan kullanılacak kaynakların şeffaf şekilde paylaşması, bu kaynakların olabildiğince ana kaynak olması, bu kaynaklara karşın başka kaynaklara da bakılması ve kaynakların çıkarlarının da göz önünde bulundurması istenmektedir. Üçüncü olarak bu platformlara fon sağlayan organizasyonların platformlarca ayrıntılı bir şekilde belirtilmesi ve bu organizasyonların iddiaların incelenmesi üzerinde etkisi olmaması beklenir. Dördüncü olarak doğruluk platformlarının iddia inceleme metodolojisinin profesyonelce olmalı ve iddiaların seçiminde, araştırılmasında, yazılmasında ve yayınlanmasında kullanılan yöntemler açıkça belirtilmeli. Beşinci olarak bu platformlar hata yaptığında hatasını açıkça ve şeffaf şekilde düzeltmeli. IFCN bu prensiplere uymayan platformları üye olarak kabul etmiyor.
Zirvede neler konuşuldu?
Bu sene sekizincisi düzenlenen zirve IFCN’in direktörü Baybars Örsek’in konuşması ile başladı. Zirve’de doğruluk kontrolü platformları ile ilgili pek çok konu konuşuldu. Bu konular arasında salgın döneminde teyitçilerin uğradığı tacizler, teyitçilerin bölgesel ağları, kamu politikası olarak teyitçilik, salgında teyitçilik ve medya okuryazarlığı, teyitçilerin Youtube’tan istekleri, ulusal istatistiklerin teyitçiler için önemi ve bir ürün olarak teyitçilik gibi konular vardı. Konuşmacılar arasında bazı doğruluk kontrolü platformlarının temsilcileri bulunuyordu. Temsilciler Covid-19 salgınında artan yanlış bilgilerin yayılımına karşı aldıkları önlemleri anlattılar. Zirvede aynı zamanda Facebook’un 2016 yılında başlattığı doğruluk kontrolü programının etkileri konuşuldu.
COVID-19 döneminde doğruluk kontrolü platformlarına karşı taciz
Günümüzde taciz, yalnızca fiziksel olarak değil internet yoluyla da gerçekleşmektedir. Hakaret söylemi, cinsiyetçi ifadeler; herhangi bir sosyal mecra üzerinden yazılı, sözlü, görsel, video yoluyla gerçekleşebiliyor. ‘Online taciz’ olarak adlandırılan bu eylem son derece ciddiye alınması gereken bir konudur. Zirvenin çarpıcı konularından biri online tacizin aslında çok yaygın olduğu özellikle kadın gazetecilere ve teyitçilere gelen cinsiyetçi mesajlara çok sık rastlandığı, ancak ne yazık ki bunun artık bu mesleğin bir parçası olarak görüldüğü ve çoğunlukla rapor edilmediğiydi. Zirvede bununla ilgili neler yapılabileceği ilişkin olarak öncelikle karşılaştıkları tacizi görmezden gelmek, yaşanmamış kabul etmek yerine; bunun hakkında konuşulması, etkin olunması, rapor edilmesi ve şikâyette bulunulması gerekliliğinden bahsedildi.
Doğruluk kontrolü platformları ile bölgesel ağlar oluşturmak
Zirvedeki önemli başka bir konu da doğruluk kontrolüne dair bölgesel ağların oluşturulmasıdır. Platformların bağımsızlığını koruma; güven, kapasite ve finansman oluşturma, bu bölgesel ağların oluşturulup faaliyete geçmesinin önünde zorluklardan birkaçıdır. Katılımcılar bölgesel ağlar konusunu, küresel ölçeğin yanı sıra kendi bulundukları bölgeler üzerinden de spesifik olarak ele aldı. Farklı ülkelerden, hatta farklı kıtalardan doğruluk kontrolü platformları bir araya gelerek bölgesel ağlar konusu, Afrika, Balkanlar, Güney Amerika ve Hindistan özelinde değerlendirildi.
Yanlış bilgi, coğrafi konum fark etmeksizin internet ortamında kolaylıkla yayılıyor. Çoğu zaman da ortaya atılan iddialar evrensel nitelik taşıdığından, isimler değişse de aynı gerçekler konuşuluyor. Bu sebeple, aynı kaygılara ve ortak bir metodolojiye sahip doğruluk kontrolü platformlarının bir araya gelip iş birliği yaptığı takdirde daha etkili olabileceği düşünülüyor. Öte yandan coğrafi yakınlığa ve dil birliğine sahip ülkelerin bulunduğu bölgelerde bilgiyi paylaşmanın daha pratik olacağı düşünülüyor. Aynı zamanda zirvede bölgesel ağlar oluşturulmasında IFCN’nin rolü, bu oluşuma nasıl katkıda bulanabileceği de tartışıldı.
Pandemi sırasında teyitçilik ve medya okuryazarlığı
Farklı ülkelerden gelen doğruluk kontrolcüleri, pandemi sürecince, medya okuryazarlığına ilişkin yaşadıkları deneyimleri aktardı. Medya okuryazarlığı basın organlarında karşımıza çıkanları nasıl okuduğumuz bu bilgileri nasıl yargılayıp yarattığımızla ilişkili bir kavram. Bu açıdan özellikle sosyal medyada karşımıza çıkan bilgileri nasıl değerlendirdiğimiz çok önemli. Yanlış bilginin yayılımıyla mücadele eden doğruluk kontrolü platformları için de medya okuryazarlığı oldukça önemli bir konu. Medyadan yoğun içeriğe maruz kalan insanların medyayı nasıl okuyacağına ilişkin çeşitli eğitimler mevcut. Esasında doğruluk kontrolü platformları da bu konuda oldukça aktifler. Öğrencilerle birlikte okullarda çeşitli projeler düzenliyorlar. Bu oturumda doğruluk kontrolcülerinin medya okuryazarlığı konusunda özellikle gençlerle ne tür projeler gerçekleştirdikleri ve onları dezenformasyona karşı nasıl bilinçlendiklerine yönelik deneyimleri aktarıldı. Doğruluk kontrolcüleri tarafından aslında bir bilgiye nasıl yaklaşmaları gerektiği gösteriliyor. Kaynaklara nasıl erişileceği, bunu yaparken hangi araçları kullanılacağı gibi metodlar aktarılıyor. Böylece bir bilginin gerçekliğinin açık kaynaklardan nasıl kontrol edileceği konusunda yönlendirmiş oluyorlar. Konuşmacılar da bu noktada özellikle sosyal medyada son derece aktif olan gençlerin ihyacının anlayabilmenin önemini vurgularken onlarla daha fazla bilgi aracısıyla etkileşimde bulunmak için daha uygun yöntemi aradıklarını belirttiler.
Teyitçiler Youtube’tan ne istiyor?
Zirvede, teyitçiler Youtube’tan da bazı isteklerini dile getirdiler. Konuşmacılara göre Youtube’da doğruluk kontrolü yaparken en çok karşılaşılan sorunlar; transkripsiyon zorlukları, bir iddianın tanımlanması ve YouTube’da sistematik bir yaklaşımın olmamasıdır. Youtube da doğruluk kontrolü için hak talebi, doğruluk kontrolünü yapan yayıncının ulaştığı doğruluk verilerinin özeti ve daha fazla bilgi sahibi olmak için yayıncının makalesinin olduğu yerin bağlantısı gibi hizmetler sağlamalıdır.
Teyitçiler için ulusal istatistikler neden bu kadar önemli?
Zirvede konuşulan bir diğer konu ise ulusal istatistiklerin teyitçiler için önemidir. Her ülkede belirli tetikleyici unsurlar veya olaylar kamuoyunun doğruluk kontrolü konusunda talepte bulunmasına sebep oluyor. İç politika, ekonomi ve dış politika doğruluğu en çok merak edilen, araştırılan konular arasında yer alıyor. Ulusal istatistikler olmadan bu alanlarda dezenformasyonun önüne geçmek zor. Bu açıdan ulusal istatistiklerin doğruluk kontrolünü etkileyen birçok yönü var. Ulusal istatistikler ne kadar doğru olursa, kısa zaman diliminde doğrulanması zor ve incelikli dezenformasyonları açığa çıkarmak o kadar kolaylaşır. Ayrıca uluslararası mecralara da doğru bilgi akışı hızlıca sağlanmış olur.
Bir ürün olarak doğruluk kontrolü
Doğruluk kontrolü platformların problemlerinden biri de finansal problemdir. Doğruluk kontrolü platformlarının gelir edecekleri yerler sınırlıdır. Doğrulama yapılırken güvenilirliğin teminatı olarak, tarafsızlık ve reklam gelirlerinden bağımsızlığı destekler nitelikte gelir akışı sağlanmalıdır. Bu sebeple de bu platformlar kendini finanse etmesi gerekir. Doğrulama kontrolü platformlarının kendi kendini finanse ediyor olması hem güçlü hem de zayıf yönüdür. Kaynak sınırlamaları dezenformasyonla mücadele etme kabiliyetini ve erişimini olumsuz etkilediğinden muhtemel bir negatif etki oluşturur. Bu sebeple doğrulamalar şeffaflık ve bağımsızlık kriterlerini zedelemeyen doğru kaynaklardan finanse edilmelidir. Herhangi bir kitle kaynaklı finansman girişimi, reklamlar veya benzer hibeler kabul edilmemelidir. Zirvede bu soruna da çözüm arandı.
Sonuç
Bunların haricinde zirvede doğruluk kontrolü ve IFCN hakkında pek çok konuya değinildi. Zirvenin gelecek yıllarda yüzyüze yapılması planlanıyor. Doğruluk kontrolü platformları farklı coğrafyalar da bulunsa da yaptıkları iş ve amaçları birbirine çok benzemektedir. Bunun yanı sıra, karşılaştıkları problemlerde neredeyse aynı. Bu sebeple Doğrula olarak bu gibi zirvelerin doğruluk kontrolü platformlarını daha çok yakınlaştıracağını ve ortak problemlere ortak çözümler üretebileceği kanaatindeyiz.