Doğruluk Kontrolü ve Ötesi: 2024 Avrupa Seçimleri İçin Dayanıklılık Oluşturma Konferansında neler yaşandı?
23 Kas 2023
12:24
Seçim dönemlerinde, hatalı bilgiler, sahte haberler, manipüle edilmiş medya içerikleri ve yanıltıcı bilgi kampanyaları öne çıkıyor, bu da yanlış bilgilerin hızla yayılmasına neden oluyor. Özellikle son dönemlerde Hamas-İsrail savaşının da gündemde olmasıyla sosyal medyada yayılıma giren paylaşımlardan doğru bilgiye ulaşmak geçtikte zorlaşıyor. Yayılımda olan iddialar çoğunlukla, yanlış ilişkilendirme, uydurma ve manipülasyon içeriyor.
Yanlış ve yanıltıcı bilgilerle mücadele ağırlıklı olarak doğrulama organizasyonlarının çabalarının, medya okuryazarlığı eğitimlerinin ve hükümetler arasındaki işbirliğinin konusu. Yanlış bilginin demokratik süreç üzerindeki etkisi ise özellikle seçim dönemlerinde gün yüzüne çıkıyor. Bu ortamda seçmenlere, sosyal medyada karşılaştığı bilgi kaynaklarının doğruluğunu kontrol etmesi, iddialara karşı şüpheyle yaklaşması ve karşılaştığı paylaşımları doğrulaması gibi roller düşüyor.
13- 15 Kasım tarihinde Brüksel’de düzenlenen “Fact-checking and beyond- Building resilience for the 2024 European Elections” zirvesinde Avrupa’da faaliyet gösteren 50’den fazla doğrulama kuruluşunun temsilcileri bir araya geldi. Doğrula.org olarak bizim de yer aldığımız etkinlikte öne çıkan başlıklar elbette ki şeffaflık ve açıklık kültürünü oluşturuyordu. Düzenlenen konferansta Avrupa Parlamentosu’ndan ve Avrupa kurumlarından farklı kişiler konuşmalara ve tartışmalara katıldı ve kendi faaliyetleri hakkında bilgi verdi.
Konferansın ana teması ‘Avrupa seçimleri’
Konferans süresince politikacıların söylemlerine, mültecilere yönelik sık sık yayılıma giren iddialara ve demokrasinin bu ortamdaki rolüne değinildi. Konferansın ana temasını ise, 2024’te gerçekleşecek olan Avrupa seçimlerinde oluşabilecek dezenformasyon ortamı oluşturuyordu. Bu sebeple seçimlerde ortaya çıkan yanlış ve yanıltıcı bilginin yayılımıyla ilgili birçok soru soruldu ve bu sorular üzerine tartışmalar yapıldı.
Özellikle sosyal medya ortamında yanlış bilgilerin sürekli olarak arttığı ve yayıldığı bir dönemde, bu soruna etkili bir çözüm bulabilmek için doğrulama organizasyonlarının uyumlu bir şekilde işbirliği yapması gerektiği vurgulandı.
Seçim sürecinde dezenformasyonun üretimi ve yayılmasının birçok AB ülkesinde artan bir endişe kaynağı olduğuna değinen konuşmacılar, dezenformasyonun etkilerine karşı kurumların, medyanın ve vatandaşların medya okuryazarlığına yönlendirilmesi ve farkındalığın dengelenmesinin önemine dikkat çektiler. Etkinlik boyunca çeşitli organizasyonlardan konuşmacılar tecrübelerini aktardı. Ayrıca doğrulama organizasyonları birbirlerine doğruluk kontrolünde yaşadıkları deneyimleri de aktardı.
Geçtiğimiz mayıs ayında Türkiye’de gerçekleşen genel seçimlerde de karşılaştığımız yanlış bilgi türleri arasında siyasilere yönelik hatalı ilişkilendirilmiş söylemler, manipüle edilmiş fotoğraf ve videolar yer almıştı. Bu paylaşımlar, sosyal medyada hızla yayıldı ve kullanıcılar tarafından doğruluğu araştırılmadan paylaşıldı. Konferans katılımcılarının ortak kaygısı ise 2024 Avrupa seçimlerinde yaşanabilecek olan dezenformasyondu. Bu endişeler, yanlış ve yanıltıcı bilginin yayılmasının demokratik süreci etkileyebileceği yönündeydi.
Ayrıca öne çıkan bir diğer konu ise , EFCSN’e üye olan doğrulama organizasyonlarının ülkelerinde olan olaylar hakkında bilgi almak için iletişimde kalınması gerekliliğiydi. İşbirliği konusuna dikkat çeken konuşmacılar, bu sayede güvenilirliğe ve demokratik sürece katkı sağlanacağı görüşündeydi.
Hamas-İsrail gündemiyle sosyal medyada yanlış bilgi yayılımı devam ediyor
Konferansın öne çıkan konuları arasında Covid-19, Ukrayna Savaşı, iklim değişikliği, göç ve son günlerin yoğun gündemi olan Hamas-İsrail savaşı yer aldı. Ukrayna-Rusya savaşı sonrasında, en fazla yayılan yanıltıcı bilgilerin ortaya konan istatistiklere göre, Hamas-İsrail savaşı sürecinde gerçekleştiği gösterildi. Savaş sürecinde dezenformasyona neden olan birçok görüntü güncelmiş gibi paylaşılıyor ve yanlış bilgi yayılımını artırmaya devam ediyor.
Yapay zekayla oluşturulan görseller günden güne gelişiyor
Doğrula olarak savaşın başladığı ilk günden bu yana Hamas-İsrail gündemini takip ediyor ve yayılımda olan görüntüleri araştırmaya devam ediyoruz. Konferansta da bu konuya değinilerek, Hamas-İsrail savaş sürecinde yayılan bazı görüntülerin eski olmalarına rağmen olaylarla ilişkilendirilip, düzenlenerek güncel bir olayı gösteriyormuş gibi paylaşıldığının altı çizildi.
Ek olarak yapay zeka teknolojilerinin günümüzde geldiği noktaya değinen konuşmacılar, yapay zekanın geldiği ve geleceği noktaya dikkat çekti. Zaman zaman yapay zeka tarafından oluşturulan sahte görüntüler çok gerçekçi olabiliyor ve bu durum da kullanıcıların gerçek ile sahte içerik arasında ayrım yapmasını güçleştiriyor. Bu bağlamda, seçim dönemlerinde siyasilere yönelik oluşturulabilecek gerçeği yansıtmayan yapay zeka görüntülerinin gündeme gelebileceği ve bu sahte görsellerin hızla yayılabileceği öngörülüyor.
Yapay zeka teknolojileri ilerledikçe sahte içerik üretme yetenekleri de gelişim gösteriyor. Doğrulama organizasyonları, yapay zeka tarafından oluşturulan sahte görsel ve videoları tespit etmek ve doğrulamak için paylaşımın kaynağını araştırıyor ve yeni araçlar geliştirmeye devam ediyor. Örneğin daha önce incelediğimiz Papa Francis’in beyaz montlu fotoğrafı sosyal medya kullanıcıları gerçek olarak paylaşılmıştı. Bir diğer örnekte ise, görüntünün Donald Trump’ın tutuklandığı anı gösterdiği iddiasıyla paylaşılmıştı. Ancak her iki görüntünün de Midjourney AI yapay zeka programıyla hazırlandığı sonucuna ulaşmıştık.
Sonuç olarak, konferansın ana temasını da oluşturan seçim dönemlerinde, yanlış bilgi yayılımının daha belirgin olduğu ve demokratik sürecin olumsuz etkilendiğinin ön plana çıktığı belirlendi. Bu anlamda doğrulama kuruluşlarının varlığı, seçimlerde şeffaflık ve bütünlüğün korunması için çok büyük bir öneme sahiptir. Bu kuruluşlar, seçim sürecini yakından takip ederek, seçmenlere doğru ve güvenilir bilgiyi ulaştırmaya yardımcı oluyor. Ayrıca doğrulama kuruluşları, seçim döneminde sosyal medyada yayılıma giren sahte, manipüle edilmiş, eski tarihli, hatalı ilişkilendirilmiş gibi birçok konuyu araştırarak seçmenleri medya okuryazarlığı konusunda eleştirel bakış açısı kazandırmaya çalışıyor. Seçmenler, yanlış bilgilerin önlenmesine ve seçim süreçlerinin güvenilirliğinin korunmasına katkı sağlayan doğrulama organizasyonlarının yaptığı çalışmaları takip ederek bu süreçte yayılan yanlış bilgilerden kendini korumayı deneyebilir.