
Görseldeki gülümseyen 3500 yıllık mumya Mısır kraliçesinin değil
8 Kas 2021
17:47
Sonuç
Görseldeki mumya Kraliçe Hatshepsut’a ait değil, onun hemşiresine ait. Krallar Vadisi’ndeki KV60 adlı mezarda bulundu. Lahitinde, kraliyetin büyük süt hemşiresi olduğu yazılı. Aynı mezarda bulunan diğer mumyanın 2007 yılında, Kraliçe Hatshepsut olduğu tespit edildi. Hatshepsut’un kanopik kutusundaki azı dişinin, mumyanın çenesindeki boşluk ile eşleşmesiyle bulundu. Mumyadaki dişten alınan DNA ve diğer bilimsel testlerle mumyanın kimliği belirlendi.
İddia Yayılımı
Pek çok farklı hesapta da aynı görsel ve içeriğin paylaşıldığını fark ettik.
Aslında bu iddia ilk kez paylaşılmıyor. Yıllardır dolaşımda olan iddia, yurt dışında da aynı şekilde paylaşılıyor. Yüzünde gülümsemesini görebildiğimiz ve saçlarıyla da dikkat çeken bu mumya görseli gerçekten de Mısır Kraliçesi Hatshepsut’a mı ait? Bunu incelemeden önce, tarih sahnesindeki önemli karakterlerden biri olan Kraliçe Hatshepsut ile ilgili kısa bir bilgi verelim.
Kanıt
Hatshepsut, Eski Mısır’ın ilk kadın firavunlarından biri
M.Ö 1479-1458 tarihleri arasında Eski Mısır’da yaklaşık 22 yıl hükümdarlık yapan Hatshepsut, eski Mısır tarihinin birkaç kadın firavundan biriydi. Üvey kardeşi II. Thutmose ile evlendiğinde Mısır kraliçesi oldu. Eşinin ölümüyle taht, Hatshepsut’un üvey oğlu ve yeğeni olan III. Thutmose’e kaldı. Ancak o sırada henüz küçük bir çocuk olduğundan, Hatshepsut onun vekili olarak saltanatına başladı. Bir firavunun tam yetkisine sahipti. Bu yönüyle Mısır tarihinde tüm gücü elinde toplayan ilk kadındı. Mısır ticaretini genişletti, iddialı inşaat projelerini yönetti.
Hatshepsut, antik dünyanın en ünlü ve tartışmalı kadınlarından biri haline geldi. Ölümünden bir süre sonra, isminin anıtlarından silinmesinin sebepleri tartışılmaya devam ediliyor. III Thutmose’un onunla ilgili tüm izleri tarihten silmek istediği yaygın bir görüş. Dolayısıyla eski Mısır bilginleri 19.yüzyıldaki bazı keşiflere kadar Hatshepsut’un varlığı hakkında çok az şey biliyorlardı. Nitekim mumyası da uzun yıllar büyük bir gizem yarattı.
KV60 mezarındaki iki mumyanın gizemi
1902‘de İngiliz arkeolog ve Mısırbilimci Howard Carter, Krallar Vadisi‘nde Hatshepsut’un lahitini keşfetti, ancak mezar(KV20) boştu. Öte yandan yine aynı vadide, 1903‘te KV60 adında bir mezar buldu. Burada biri bir lahitin içinde diğeri ise yerde olmak üzere iki kadın mumya bulunuyordu. Carter, bunların kraliyet mumyası olmadığını düşünerek mezarı kapattı. Birkaç yıl sonra Mısırbilimci Edward Ayrton ve Davis tarafından mezarın yeniden açılmasıyla, buradaki lahit Mısır Müzesi‘ne taşındı. Diğer mumya ise orada bırakıldı. (Lahitteki mumya, KV60B olarak adlandırılırken, kimliği belirlenmeyen diğer mumya KV60A olarak adlandırıldı.)
Mısır Müzesi’ne taşınan lahitteki mumya, yaklaşık 1,5 metre boyundaydı. Kafasında kalan saçları uzun ve kızıldı. Onlarca yıl sonra bu mumyalanmış cesedin Kraliçe Hatshepsut’un hemşiresi (Sitre In) olduğu belirlendi. Lahitinde kraliyet hemşiresi olduğuna dair bir yazı (Great Royal Wet Nurse In) bulunuyordu. Yazı ‘Büyük Kraliyet Süt Hemşiresi In’ anlamına geliyor. Eski Mısır’da süt hemşiresi olarak görev yapan bu kişinin kraliyet ailesinin bir üyesi olmamasına rağmen, kraliyet mezarlığına gömülme onurunu alması oldukça önemlidir. O halde şimdi bu mumyanın görsellerine bir göz atalım.
Görseldeki mumya, Kraliçe Hatshepsut’a değil; onun hemşiresine ait
Görüldüğü üzere, kraliçeye ait olduğu iddia edilen görselle aynı. Peki eğer bu görsel, kraliçeye değil de onun hemşiresine ait ise; neden kraliçeyle bağdaştırıldı?
Görselde yer alanın ilk etapta, Mısır arkeolojisi uzmanı Zahi Hawass tarafından Hatshepsut’un mumyası olduğu düşünülüyordu. Mumya 1,5 metre iken lahitin 2,13 metre olduğundan orijinal olarak lahitin bu mumya için tasarlanmadığını öne süren Hawass; bunun sebebinin rahiplerin, güvenlik gerekçesiyle Hatshepsut’un mumyasını KV60’a taşıyarak süt hemşiresinin lahitine koymaları olarak açıklamıştı. Ayrıca mumyaya dair şu yorumu yapmıştı;
“Kafasında kalan saçları, uzun ve kıvırcık. Bence yüzü oldukça asil ve bunu gören herkesin benimle aynı tepkiyi göstereceğine inanıyorum.”
Ancak söz konusu mumyanın kraliçenin hemşiresine ait olduğunu belirtmiştik. Peki fotoğraftaki mumya kraliçenin hemşiresine ait ise Hatshepsut’un mumyası neredeydi? O halde KV60 mezarında kalan o kimliği belirsiz mumyaya geri dönelim.
Hatshepsut’un kayıp mumyası
1989‘da Donald Ryan mezarı yeniden keşfetti. KV60A adlı henüz kimliği belirlenememiş mumya, 1,59 metre uzunluğunda ve 50 yaşlarında ölmüş bir kadına aitti. Sağlığının iyi olmadığı tespit edilen ceset, obezdi ve bir deri hastalığı vardı. Çürükleri ve eksik dişleriyle ağız sağlığı da oldukça kötüydü. Eksik bir azı dişi vardı, ancak kök hala sağlamdı. Dolayısıyla ölmeden hemen önce apse olup çıkarılmış gibi görünüyordu. Tırnakları siyah ve kırmızı boyalıydı.
İlk başta kimse bu mumyanın bir kraliçeye ait olabileceğine ihtimal verilmemişti ancak ilk kez, Mısırbilimci Elizabeth Thomas, mumyanın Hatshepsut’un kayıp cesedi olabileceğini iddia etti. Tezini, mumyalanmış vücudun sağ kolunun çapraz olarak göğsün üzerinde durmasına dayandırdı; bu, Firavunlar döneminde açık bir kraliyet işaretiydi. Ancak en sonunda, kimliğin belirlenmesini sağlayan şey, kanopik kutuda bulunan bir dişti.
Mumya, azı dişi sayesinde tespit edildi
KV20’nin kazısı sırasında Carter ve Davis; Hatşepsut’a ait, firavun diye yazılmış kanopik bir kavanoz keşfetmişti. İçerisinde mumyalanmış bir karaciğer kalıntılarını içeren bu kavanozda bir de bir azı dişi bulunuyordu. Mumyalama yapanlar genellikle ölüleri mumyalamadan önce içlerini boşaltıp organları kavanozlarda ve kutularda koruyorlardı.
2007 yılında kimliği belirsiz mumya, sonunda Zahi Hawass tarafından mezardan çıkarıldı ve test için Mısır Müzesi’ne getirildi.
Bu mumyanın bir dişi eksikti ve çenedeki boşluk, Hatshepsut’un kanopik kutusunda bulunan mevcut azı dişiyle mükemmel bir şekilde eşleşiyordu. Ayrıca yapılan tomografide mumya ile Hatshepsut’un kraliyet akrabalarının mumyaları arasında yüz benzerlikleri ve kraliçenin bazılarıyla paylaşmış olabileceği bir cilt hastalığının kanıtı bulundu. Hawasss, mumyanın dişinden alınan DNA ve diğer bilimsel testlerle kadın firavunun kimliğinin belirlendiğini belirtti. Konuya ilişkin sözleri şu şekilde;
“Hatşepsut’un diş yapısı çok zayıftı. Kendisi şişman bir kadındı ve şeker hastalığına yakalanmıştı. Ölüm nedeni ise şeker hastalığının da etkisiyle ortaya çıktığını tahmin ettiğimiz kemik kanseriydi. Bu mumyanın Hatşepsut’a ait olduğu konusunda hiçbir şüphemiz kalmadı, yüzde yüz eminiz artık. Azı dişinden elde ettiğimiz veriler, bunun Hatşepsut mumyası olduğunu gözler önüne serdi.”
Hatşepsut’un mumyasına ait bazı görseller de Alamy adlı görsel stok sitesinden yer alıyor. Mumyayı farklı açılardan görebilmek mümkün.