fbpx
Yanlış
Doğru

Sonuç

  • Bağırsak gazının kanseri önlediğini ortaya koyan bilimsel bir çalışma yok.
  • 2014 yılında, hidrojen sülfürün mitokondri üzerindeki etkisi üzerine bir araştırma yayınlandı. Ortaya atılan iddialar, araştırmanın bağlamdan koparılmasından kaynaklanıyor.
  • Bilim insanları, bağırsak gazı gibi dış kaynaklardan ‘koku’ yoluyla alınan hidrojen sülfürün hastalıkları önlemediğini söylüyor.
  • İddiayı ortaya atan Ahmet Rasim Küçükusta’nın  kaynak aldığı makalede, araştırmanın hidrojen sülfit koklamak ile ilgili değil, henüz ilk aşamasında olan bir ilaç üretimi için olduğuna dair not düşülmüş.

İddia Yayılımı

Prof. Dr. Rasim Küçükusta, geçtiğimiz günlerde Twitter hesabından paylaştığı bir video ile gündeme geldi. Küçükusta, bağırsak gazının içerdiği hidrojen sülfitin (hidrojen sülfürün İngilizce karşılığı olan ‘sulfide’i kullanmış) koklanmasının kalp krizinden kansere kadar birçok hastalığı önlediğini söyledi. 

Küçükusta’nın sözleri şu şekilde yazıya dökülebilir:

“Bağırsak gazında bulunan hidrojen sülfit, hücrelerin mitokondri adı verilen enerji santrallerinin DNA’sının korunmasında son derece önemli bir etkiye sahiptir. Kadınların çıkardığı gazda daha fazla hidrojen sülfit bulunduğu için de bunların koklanmasının sağlığa olan faydaları daha fazladır. Hayır şaka yapmıyorum. Bağırsak gazının kalp krizi, felç, kanser, diyabet, bunama gibi hastalıkları önleyeceğine dair bilimsel araştırmalar vardır.”

Aynı iddia 2014 yılında, yabancı basında da gündeme gelmiş. Hatta Küçükusta’nın söyledikleri ile o dönemin haberlerinin kaynak gösterdiği bültenin giriş cümleleri neredeyse aynı.

Kanıt

Araştırma, bağlamından koparılmış

Bağırsak gazı çıkarmak veya koklamak kanseri önlemez. Bağırsak gazının İngiliz ve dünya basınında gündeme getirilmesinin sebebi, Exeter Üniversitesinin web sitesindeki “Çürük yumurta gazı sağlık tedavilerinin anahtarıdır” başlıklı haber içeriğinden yapılan çıkarımlar.

Çürük yumurta gazı olarak anılan hidrojen sülfür (H2S), karakteristik olarak çürük yumurta benzeri koku oluşmasına neden olan kimyasal bir gazdır. Yani başlığın bu şekilde atılmasının sebebi, hidrojen sülfürü bilinir kılmak.

Makale tanıtımı için hazırlanın bültende kullanılan başlık ve içerikte yer verilen Dr. Mark Wood’un “Hidrojen sülfür, çürük yumurtalarda ve gazda keskin, kötü kokulu bir gaz olarak bilinmesine rağmen vücutta doğal olarak üretilir ve aslında çeşitli hastalıkların gelecekteki tedavileri için önemli etkileri olan bir sağlık kahramanı olabilir.” sözleri birçok kişi tarafından bağlamından koparılarak yanlış anlaşılmaya sebep olmuş.

Esasında söz konusu makalenin konusu bağırsak gazı ve onun önleyebildiği hastalıklar değil. Hücrelerin enerji merkezi mitokondriye hidrojen sülfür sağlayan ve insan eliyle üretilen AP39 adlı bileşenin geliştirilmesine yönelik deneylerden bahsediliyor. Öyle ki Exeter’deki haberin sonuna, çalışmanın hidrojen solumanın sağlık açısından kanser dahil herhangi bir yararının işaret edilmediğine; henüz insanlarda denenmeyen bir ilaç geliştirme projesi olduğuna dair not düşülmüş. 

Bültende bahsedilen makalenin aslı aynı yıl (2014) “Mitokondri hedefli hidrojen sülfür donörünün (10-okso-10-(4-(3-tiokso-3 H -1,2-ditiol-5-il)fenoksi)desil) trifenilfosfonyum bromür (AP39) sentezi ve fonksiyonel değerlendirmesi” başlığıyla Medicinal Chemistry Communications’da yayınlanmış.

Exeter’deki bültende, çalışmanın araştırmacılarından Matthew Whiteman’ın açıklamasına da yer verilmiş. Profesör Whiteman burada, hastalık nedeniyle sorun tespit edilen hücrelerin çok az miktarda hidrojen sülfür üretmek için enzim kullandıklarını, bunun da mitokondrinin ve hücrelerin yaşamasını sağladığını belirtiyor. Yaptıkları deneylerle ile bu doğal süreç içinde ihtiyaç duyulup üretilen gazın AP39 isimli bileşik ile doğrudan mitokondriye iletilmesi amaçlanmış. Sonuçta AP39 ile mitokondrinin korunabildiği ve hücrelerin hayatta kaldığı sonucuna ulaşmışlar.

Galveston’daki Texas Üniversitesi’nden anesteziyoloji (anestezi bilimi) profesörü Dr. Csaba Szabo; NBC News’e verdiği demeçte, hidrojen sülfürün düzenleyici rolüne ilişkin araştırmaların petri kaplarında ve farelerde yetiştirilen hücrelerle sınırlı olduğunu söyledi. Yine de hidrojen sülfür üzerine yapılan çalışmaların şakadan ibaret olmadığını belirten Szabo, hidrojen sülfürün gelecekte kanser tedavilerinde kullanılabileceğini söylüyor. Sözlerini bitirirken bunun bağırsak gazı koklamak anlamına gelmediğini vurguluyor.

Bilim insanları, söz konusu çalışma ile mitokondrinin hidrojen sülfür üretmek için enzim oluşturmasına yönelik deneyler yaptılar. Çalışmanın hiçbir noktasında hidrojen sülfürün bağırsak kokusu gibi dış kaynaktan alınmasının bir yararı olduğunu söylemediler.

Küçükusta’nın kaynakları neler?

Ahmet Rasim Küçükusta, bu iddiayı 2017 yılında kendi web sitesinde de paylaşmış. Videosu gibi oldukça kısa bir yazı paylaşan Küçükusta, kendisine kaynak olarak Dr. JKC Mazumdar’ın bir internet sitesindeki yazısını almış. Dr. JKC’nin yetkinliği ile ilgili araştırma yaptığımızda kendisinin Hindistan’daki bir aile hekimi olduğunu öğrendik. Kendisinin Google Scholar’da yer alan herhangi bir bilimsel makalesi bulunmuyor.

Yazıda 3 adet ek  kaynak verilmiş:

  • İlki Küçükusta’nın bağırsak gazları ile ilgili açıklamasının ardından yapılan haber,
  • İkincisi, Seventeen isimli popüler dergi içeriği. Burada bağırsak gazı koklamak ile ilgili herhangi bir bilgi yer almıyor.
  • Üçüncüsü ise Exeter’in yayınladığı haber bülteni.

Yazısını oluşturan tüm kaynakları ve ekleri web sitelerinden olduğu gibi alıp paylaşan Küçükusta’nın Exeter’den aldığı yazının sonunda yukarıda verdiğimiz hidrojen solumayla ilgili not da görülüyor.

Sonuç olarak, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin Göğüs Hastalıkları bölümünden emekli olan Ahmet Rasim Küçükusta’nın bağırsak gazı koklamanın kanseri önlediği iddiası yanlış. Kaynak aldığı tek güvenilir kaynakta, araştırmanın hidrojen sülfit koklamak ile ilgili değil henüz ilk aşamasında olan bir ilaç üretimi için olduğuna dair not düşülmüş.

Bu sonuca itiraz et

Etiketler

  • hidrojen sülfür
  • kanser

İlginizi Çekebilecek Doğrulamalar

İlginizi Çekebilecek Doğrulamalar