
Atatürk’ün cumhurbaşkanlığı döneminde borç alınmadığı iddiası
13 Haz 2022
15:01
Sonuç
İddia Yayılımı
Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde gerçekleştirilen Kurtuluş Savaşı neticesinde yıkılmak üzere olan Osmanlı toprakları üzerinde yeni bir ulus devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu. Son döneminde Balkan Savaşları’nın yanı sıra 1. Dünya Savaşı’nı büyük kayıplar vererek kapatan Osmanlı Devleti’nden kalan borçların Lozan Antlaşması’nda belirtildiği kısmıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne miras kaldığı açık bir gerçek. Ancak Atatürk zamanında hiç borç alınmadığı ve bu haldeyken 48 fabrika açıldığı iddiası ise araştırmaya değer.
Kanıt
Cumhuriyetin ilk çeyreğinde millileştirme çalışmaları için borçlanmaya gidildi
Cumhuriyet Türkiye’sinde de Osmanlı dış borçları hayli sorun olmaya devam etse de 1950’li yılların ikinci yarısına kadar önemli bir dış borç sorununu yok.
Osmanlı’nın son dönemindeki kötü tecrübeler ve 1929 Dünya Ekonomik Bunalımı sebebiyle cumhuriyetin ilk on yılında (1923-1932 dönemi) dış borçlara fazla başvurmama eğilimi mevcut olsa da özellikle 1928’den sonra yabancıların elinde bulunan şirketler millileştirilirken, gerekli kaynakların bir bölümü borçlanmayla elde edilmiştir (Yaşa, 1971, s. 70).
1930’da kibrit ve çakmak fabrikası kurulması amacıyla ABD’den 10 milyon dolarlık borç alınmıştır.
1932 yılında Moskova’ya ve Roma’ya gitti. Buralarda kredi ve teknik anlaşmalar imzaladı. Ziyaretin ertesinde Akşam Gazetesi’nde (9 Mayıs 1932) Sovyet hükümeti tarafından 8 milyon dolarlık uzun vadeli bir kredi açıldığı, bu kredinin yıllık eşya olarak ödeneceği, iki ülke arasında kültürel bağların güçlendirilmesi ve özellikle ilim müesseseleri arasında daha canlı ve doğrudan değişimler yapılmasının yararlı görüldüğü hususları aktarılmış. İtalyan kredisi gerçekleşmese de Sovyet Rusya’nın kredisi alındı. (Tezel: 1982 ,192) Bu kredi, Nazilli Basma Fabrikası’nın kurulması için kullanıldı.
1933-1938 döneminde ise, millileştirme için alınan borçlar önemli bir miktara ulaşmıştır. (Dönek: 1995,174) 1928-1933 arasında Anadolu Demiryolu, Mersin-Tarsus-Adana hattı, Haydarpaşa Limanı ve bunlar gibi tesislerin millileştirilmesi çalışmaları için dış kaynaklı borç alınmıştır.
İlk borçlanma 1933 yılında ve kalkınmanın ilk safhasında ön planda gelen demiryolu inşasında kullanılmak amacıyla yapılmıştır. 1933 yılında Fevzipaşa-Diyarbakır demiryolu hattının inşaatını finanse etmek için 20 yıl vadeli, 3 tertipli ve ikramiyeli tahviller çıkartılmıştır.
Bu ilk borçlanmayı takip eden yıllardaki borçlanmalar da yine demiryollarının yapımında kullanılmış ve daha sonra 2. Dünya Savaşı yıllarında milli savunma masraflarının karşılanması için borçlanmak zorunda kalınmıştır.
İsmet İnönü, 1933 yılında verdiği demeçte ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum ile ilgili şunları söyler: “Bir acı gerçeği açıkça söylemeliyim. Bütçemiz mümkün olan hadden daha azma kadar indirilmiştir. Büyük ve pek önemli olan devletimizin vaziyetine ve ihtiyaçlarına yetmemektedir.”
Hükümet, mevcut imkanların yetersizliğine karşılık demiryolu politikasının bir an evvel sonuca ulaşabilmesi için iç borçlanma en uygun yol olarak seçilmiş.
Atatürk, Beşinci Dönem Beşinci Yasama Yılı kapsamında 1 Kasım 1938 tarihli konuşmasında İngiltere ve Almanya’dan alınan kredilere de yukarıdaki şekilde değinmişti.