16. yüzyılda Osmanlı Donanması’nda büyük yelkenli gemi (Kalyon) yoktu iddiası
22 Haz 2021
16:01
Sonuç
- 16. yüzyılda Osmanlı donanmasında kalyon tipi büyük yelkenli gemilerin görülmediği ve dolayısıyla ES Yapım tarafından hazırlanan ‘Barbaroslar’ dizisinin ilk tanıtım filminde gösterilen gemilerin tarihi gerçeklerle uyuşmadığı iddiası doğru.
İddia Yayılımı
21.06.2021 tarihinde bir süredir yapım sürecinde olduğu bilinen TRT’nin yeni tarih dizisi Barbaroslar’ın ilk tanıtım fragmanı yayınlandı. 26 saniyelik klipte izleyici ve tarihçilerin tepkisini çeken bazı detaylar var. Sosyal medya kullanıcıları en çok fragmandaki gemilerin anlatılan dönemle uyumsuz olduğunu iddia ederek paylaşım yaptı. Bunlardan en çok ses getireni ise Twitter üzerinden tepkisini dile getiren, Sultanın Korsanları adlı kitabın yazarı 29 Mayıs Üniversitesi öğretim görevlisi tarihçi Doç. Dr. Emrah Safa Gürkan oldu.
Gürkan, videodaki açıkça küreksiz olan ve borda kısmında toplara sahip oldukları göze çarpan gemilerin tarihi gerçekleri yansıtmadığını ve yapımın geçeceği 16. yüzyıl yerine ileriki dönemlerin gemilerini andırdıklarını iddia etti.
Peki iddialar gerçeği yansıtıyor mu? Tarihi dizinin fragmanında hata mı yapıldı? 16. yüzyılda Osmanlı donanması neye benziyordu? Ağır silahlı büyük yelkenli gemiler veya kalyonlar Osmanlı’ya ne zaman ulaştılar?
Kanıt
Akdeniz’in efendileri: kadırgalar
Kadırgalar, Akdeniz’le özdeşleşmiş çektirme tipi savaş gemileridir. İlk varyasyonlarının ortaya çıkması Antik Çağ’a kadar uzanmaktadır. Özetleyecek olursak, kadırgalar hareket edebilmek için küreğe yani insan gücüne ihtiyaç duyan gemilerdi. Akdeniz rüzgar yönünden verimli bir deniz olmadığı için çektiri tipi gemiler çok yakın yüzyıllara kadar bu denizin paydaşları tarafından tercih edildi.
Özellikle Roma’nın Trireme’leri ve Bizans’ın Dromon’ları dönemlerinin Akdeniz’de sık rastlanan kadırgalarıydılar. Osmanlılar 14. yüzyılda Akdeniz’de donanma yüzdüren devletler kulübüne girdiklerinde ise ‘Karamürsel’ adı verilen bir kadırga varyasyonunu kullandılar.
“Karamürsel” tipi kadırgaları İstanbul’un fethinde kullanıldılar”
Adını Osmanlı’nın ilk Kaptan-ı Derya’sı olan Kara Mürsel Alp’ten alan bu kadırga tipinin Osmanlı’nın ilk yüzyıllarında sıkça kullanıldığını belirten Kocaeli Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Yasemin Nemlioğlu Koca, İstanbul’un Fethi başta olmak üzere 16. Yüzyıldaki Malta Kalesi Kuşatması ve Kıbrıs Seferinde de bu gemilere sıkça başvurulduğunu belirtiyor.
Kadırga ve kalyon kolayca ayırt edilebiliyor
Açık bir şekilde dönemin çizimlerinde de kadırgaların alçak, yan kısımlarda çok sayıda küreğe sahip ve küçük yelkenli gemiler olduğu görülüyor. Öbür taraftan kalyonlar ise çok daha büyük, geniş, kare yelkenlere sahip ve ağır gemiler olarak göze çarpıyorlar. Uzun bir süre boyunca Akdeniz’de kadırgaların daha aktif olarak kullanılmasının sebeplerinin başında ise Akdeniz’in rüzgar açısından denizcileri sık sık yüz üstü bırakması ve haliyle kadırgaların bir karşılaşma durumunda kalyonlara göre hız ve manevra açısından üstün konumda olması geliyor.
Peki 16. yüzyılda Akdeniz’de kalyon yok muydu?
Pekala 16. yüzyıldan önceki yüzyıllarda dahi Akdeniz’de yelkenli büyük gemilerin kullanıldığı bilinmektedir. Özellikle Venedik başta olmak üzere Akdeniz’in ticari güçleri büyük ağır yelkenli gemiler kullanmaktaydılar. Fakat savaş gemisi olarak kalyonların kullanımı Atlantik’e kıyısı olan devletler ile sınırlıydı. Osmanlı donanması ise küreksiz büyük yelkenli gemilerle 16. yüzyılın başında tanışmıştı. 1499-1502 Venedik-Osmanlı Savaşı sırasında donanmaya 2 adet ‘köke’ denilen bu tür gemilerin alındığını biliyoruz. (İnalcık, Devlet-i Aliyye I, 133) Fakat Osmanlı donanması 16. yüzyıl boyunca ezici bir şekilde kadırgalardan oluşuyordu.
Kadırga tipi gemiler en çok 16. yüzyılda kullanıldı
Tarihler 16. yüzyılı gösterdiğinde Akdeniz, 2 büyük gücün rekabetine sahne olmuştu. Avusturya tahtı ile İspanya tahtı birleşmiş ve Habsburglar Charlamagne’den beri görülmemiş bir şekilde ‘Avrupa İmparatorluğunu’ kurmaya niyetlenmişlerdi. Karşılarındaki en büyük rakip ise Sultan I. Süleyman’ın kontrolündeki Osmanlı İmparatorluğu idi. Karada Macaristan ve Orta Avrupa için savaşan bu 2 dev diğer taraftan Akdeniz’in kontrolü için de mücadele etmekteydiler.
Cezayir sahibi Barbaros Hayrettin’in de katılmasıyla güçlenen Osmanlı donanması 1538 yılında Preveze’de düşman İspanyol donanmasının başını çektiği haçlı donanmasını mağlubiyete uğrattı. Bu savaşta da Osmanlı donanmasının Kadırgalardan oluşmasının yanında bunun zaferin kazanılmasında büyük rol oynadığı da dönemin vakanüvisleri tarafından yazıya dökülmüştür. Daha sonra 1571 Lepanto’ya gelindiğinde Osmanlı tarafında yine çektirme tipi gemiler başı çekmekteydiler. Bu sebeple tarihçiler 16. Yüzyılı ‘Kadırga Çağı’ olarak nitelemektedirler.
Bu savaşın neticesinde Akdeniz’in tamamında Türk hakimiyeti yerleşmiş ve Batı Akdeniz ve hatta İspanya kıyıları bile Türk akınlarından payını almıştı. Öyle ki 1543 yılında Barbaros Osmanlı donanmasını Toulon’a yerleştirmiş, şehrin hakimiyetini eline almış ve Nice, Mesina ve Regio gibi limanları ele geçirerek Roma’nın limanı olan Ostia’yı basmıştı. (Türk Askeri Kültürü, 387)
Üstelik kadırgaların ömrü hem Barbaros’tan hem de 16. yüzyıldan uzun oldu. Osmanlı İmparatorluğu 18. yüzyıla kadar sıkça kadırga tipi gemileri kullanmaya devam etti.
“Gemiler zaten korsan gemisi değil”
Konu ile alakalı açıklama yapan ES Yapım şirketi “Oruç ve Hızır kardeşlerin üzerinde oldukları gemiler zaten korsan gemisi değildir” dedi ve ekledi: